Voleybol Plus

Simge Aköz: O kadar bırakmak istediğim dönem oldu ki…

Macaristan, Polonya, Slovakya ve Türkiye’nin ortaklaşa düzenlediği 2019 Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası başlıyor. Milli Takımımız’ın yer aldığı A Grubu maçlarına Ankara Spor Salonu ev sahipliği yapıyor. 2003’ten sonra ilk kez ülkemizin ev sahipliği yaptığı organizasyon öncesi Milli Takım’ın ve Eczacıbaşı Vitra’nın başarılı liberosu, takımın enerji kaynaklarından biri olan Simge Aköz, sorularımızı yanıtladı. Simge, Filenin Sultanları’nın hedeflerini ve kendi hikayesini Sözcü Skor’a aktardı. Başarılı oyuncu gençlere ve ailelere de hem mesajlar verdi hem de tavsiyelerde bulundu.

Farklı formaları, oyunu en geriden gözlemlemeleri ve iyi bir hücumun başlangıcı olmalarının yanında; yaptıkları hatanın telafisiz olduğu bir mevki olmasıyla da, nispeten uzun kariyerleriyle de kaleciliğe oldukça benzeyen bir mevki libero. Kaleciler “futbolun yalnızları” olabilir belki ancak liberolar takımlarının enerji kaynakları olarak da görev yapıyorlar. Filenin Sultanları için bu isim hiç şüphesiz Simge Aköz.

Eczacıbaşı Vitra forması giyen 28 yaşındaki libero, 2019 Kadınlar EuroVolley öncesi sorularımızı yanıtladı. Hazırlık sürecini aktaran Simge Aköz, hikayesini anlatırken sosyal duyarlılık ve siber zorbalık üzerine de sorularımıza samimiyetle yanıt verdi.

Turnuva başlıyor. Hazırlık süreci nasıl geçti?
Çok uzun bir hazırlık dönemi geçirdik. Özellikle olimpiyat oyunları elemeleri sonrasında… Elemelerde çok iyi bir sonuçla karşılaşamadık ancak; evimizde oynayacağımız Avrupa şampiyonası için daha hırslı, daha istekli ve çok daha konsantre çalışmaya devam ettik.

2003’ten bu yana ilk kez evimizde düzenleyeceğiz turnuvayı. Çok daha anlamlı bir hale geliyor doğal olarak. Milli Takım’ın hedefi nedir?
Milli Takımlar arasında hep güzel başarılar kazanmış bir branş voleybol. Yükselen bir ivmeyle de ilerliyoruz. Elbette bu organizasyonu 16 sene sonra ülkemizde düzenliyor olmak çok güzel bir duygu. İnanılmaz bir atmosfer olacağından eminim. Biz sporcular için önemli olduğu kadar Türk milleti ve Türk kadını için de çok önemli. O yüzden bu formayı gururla taşımak için sahada olacağız.

Jenerasyonumuzu nasıl buluyorsunuz? Güçlü bir jenerasyonumuz olduğunu düşünüyorum.
Evet, çok güçlü bir jenerasyona sahibiz. Özellikle fizik olarak da çok üst seviye sporcular geliyor. Aynı oranda genç oyuncuların yoğunlukta bulunması tecrübe kısmını biraz geride bırakıyor olabilir ama enerjik ve tehlikeli bir takım olmamız, nerede ne yapacağımızın belli olmaması bizi dünyada korkulası bir yere koyuyor.

Tokyo nasıl bir hedef? Hem bireysel olarak hem takım olarak nasıl bir yerde duruyor?
Olimpiyat gerçekten bambaşka. Bizden önce giden ablalarımızdan duyduğumuz kadarıyla inanılmaz bir his. Orada olmak inanılmaz bir tecrübe. Herkesin yaşamak istediği, her sporcunun hayatına katmak istediği bir şey. Bunu isteyerek olimpiyat elemelerinde mücadele ettik ama son olimpiyat şampiyonu Çin’in gücünü yadsıyamayız. Elimizden daha iyi bir mücadele gelebilir miydi? Belki evet ama önümüzde bir ders oldu. Ocak ayında yapılacak olan elemelerde çok daha iyi olmak için sahada olacağız.

Liberoluk özelinde bir soruya geçmek isterim. Liberolar genellikle kulüplerine de milli takımlarına da uzun süreler hizmet ediyorlar. Efsanevi örnekler var, belki de sizin idolünüzdü bazıları. Bu durum libero olmanın doğasında var diyebilir miyiz?
Şöyle güzel bir durumu var liberoluğun; beden olarak çok fazla deformasyona maruz kalmadığımız için -smaçörler gibi mesela- daha uzun oluyor kariyerimiz. Kondisyon anlamında çok fazla bir zorlama ve düşüş yaşamıyoruz. Bu nedenle uzun süreler devam edebiliyoruz. Bu bir avantaj ancak başka pozisyonlara göre de daha riskli. Yaptığınız hata çok pahalıya mal olabiliyor. Yapmanız gereken iki iş var. Bu üzerinize inanılmaz bir sorumluluk yüklüyor. Smaçör hatasını telafi etmek için blok yapabilir, atak yapabilir… Biz liberolar olarak uzun süreler sahada kalabiliyoruz ama zihinsel olarak çok fazla yorulabiliyoruz. 🙂

Bir liberoyu iyi yapan özellikler neler peki?
İyi bir libero olarak kabul edilebilmek için öncelikle iki göreviniz manşet ve savunma görevlerinizi yerine getirebiliyor olmanız lazım. Bunun yanında liberonun takıma kattığı enerji de çok önemli. Yaptığınız bir savunmayla takımı birkaç sayı öne taşıyabilirsiniz. O enerji gerçekten takımı bir arada tutan bir enerji haline gelebiliyor.

İyi bir hücumun da başlangıcı da aslında çoğunlukla iyi alınmış bir manşet oluyor.
Elbette doğru hücumun ve oyunun başlangıcı belki ama tüm bunların yanında iyi bir libero için önemli olan takımı ne kadar sahiplendiği ve takıma ne kadar enerji verebildiği bence.

Giovanni Guidetti ile çalışmak nasıl bir durum?
Giovanni gerçekten çok değerli bir antrenör ve dünya çapında da çok üst bir noktada. Göreve geldiği günden bu yana bize kattıkları, üzerimizdeki emekleri yadsınamaz. Kesinlikle çok farklı bir düşünce yapısına sahip. Kaybetmeyi hiçbir zaman sevmeyen, oynadığımız oyunlarda dahi, manşet maçında bile kaybetmememiz için bizi “fişekleyen”, ateşleyen biri. Çok hırslı. Bence takıma güzel bir enerji veriyor.

Sporcu bir kadın olarak kariyerinizde zorluk yaşadınız mı? Voleybol ailesi bu açıdan şanslı ve değerli bir aile aslında ama yine de sormak isterim.
Kadın sporcuların yaşadığı çok büyük zorluklar var. Her gün haberlerde de okuyabiliriz. Zaman zaman bize karşı yapılan davranışlardan da görebiliriz ama kendi adıma çok fazla sıkıntı çekmedim. Kadın sporculara bakış açısı daha iyi olabilir mi? Kesinlikle daha geliştirilmesi gereken çok şey var.

Buradan bir geçiş yapmak gerekirse, siber zorbalık diye bir durum var. Sosyal medyanın acı bir gerçeği…
Evet maalesef.

Son olarak Tutya Yılmaz’ın başına tatsız bir olay gelmişti. “Senin ‘kas yığını’ diyerek küçümsemeye çalıştığın şey benim başarı hikayem… Kimin ne dediği, vücudum hakkında ne düşündüğü umurumda değil. Çünkü kendimi seviyorum, kendime ve emeğime saygı duyuyorum” cevabıyla Tutya ilham verici bir kapı açtı. Siz böyle durumlarla karşılaşıyor musunuz ve bu durumlarla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Libero olduğum için diğer oyunculara göre boyum kısa ama boyu uzun olan arkadaşlarım zaman zaman AVM’lerde bile yanlarından geçenlerin “Aa ne kadar uzun” gibi yorumlarına maruz kalıyor. Bizler kadın olarak fiziki özelliklerimizin tırnak içinde “göze batıyor” olmasından mutsuz oluyoruz. Hatta sosyal medyada maçlardan sonra iyi oynayınca “efsane” oluyorsunuz, bir maç kötü oynayınca sizden kötüsü yok… Bizde var bu “her şeyi bilme” durumu… Olabildiğince kulak asmamaya çalışıyoruz. Tutya da çok çok haklı. O kadar çalışıyoruz ki, bu tempoyu kaldırabilmek için kendimize o kadar dikkat etmemiz gerekiyor ki, bizim yaptığımız o fitness, beslenmemiz, vücudumuza dikkat etmemiz, bizim için bir yaşam tarzı oldu. Bunu yapmak zorundayız. Hayatımızı bu şekilde kazanıyoruz. Kazandığımız yol ile de çok mutluyuz. Umarım insanlar hayatlarında mutsuz olmak için değil, biraz da mutlu olmak için çabalarlar.

Zaman zaman sosyal duyarlılığı olan paylaşımlar da yapıyorsunuz. Aslında bu voleybol ailesinde var olan bir durum. Bu çok güzel ve değerli. Sosyal duyarlılık, iyi bir sporcu olmanın ne kadar parçası?
Çevreye duyarlı olmak aslında yetiştirilme tarzı ile de alakalı. Her sporcudan aynı özveriyi, aynı bilinci bekleyemezsiniz. Çok şükür ki küçük yaşlarda spor salonlarında büyüyoruz. İyi eğitimler alıyor, insanları tanıyoruz. Takım sporu yaparak diğer insanlara nazaran farkındalığımız erken yaşta oluşuyor olabilir. İyi sporculuk ile ilgili ayrımı ise ben yapamam. İnsanların bazı toplumsal olaylara veya kuruluşlara destek vermesi, tamamen kendi bilecekleri bir iş. Ama elbette özellikle hassas konular üzerinde, doğru olduğu ölçüde, yardımcı olabileceğimiz noktalar varsa sessiz kalmamalıyız diye düşünüyorum.

Gençlere, özellikle genç kızlarımıza, spor yapmak isteyenlere nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Voleybola 7 yaşında başladım. O kadar bırakmak istediğim dönem oldu ki… Okulla birlikte götüremediğim dönemler oldu… Çok yoruldum, baskı hissettim. Baskı dediğim de aslında mücadeleyi, savaşmayı öğrenme süreci… Sana kötü davranmak isteyen insanlar da oluyor. Bunlarla başa çıkmayı öğreniyorsun. Hayata diğerlerinden önce başlıyorsun bir şekilde. O yüzden profesyonel olsun veya olmasın her yaşta çocuklar aileleri tarafından spor yapmaya teşvik edilmeli. Bunun çocukları hem zihinsel ve bedensel gelişim açısından, hem de toplumsal ahlak açısından ileriye götüreceğine inanıyorum.

Bu sezon oldukça yoğun geçti sizin için. Boş zamanınız oldu mu? Olduğunda ne yapıyorsunuz?
Kulüp sezonu bitti, iki gün sonra Milli Takım kampı başladı.(Gülüyor) Çok kısa sürede turnuvalar oynamaya başladık. Ülke ülke geziyoruz. İnanılmaz bir tempoydu. Sağ olsun Giovanni olabildiğince anlayış göstermeye çalışıyor. Program dahilinde elinden geldiğince tatil vermeye çalıştı. Bulduğumuz ilk fırsatta tatile gitmek gibi hayalimiz var. 🙂

Kafanızı nasıl boşaltıyorsunuz? Antrenman sonrasında mesela… Dizi falan mı izliyorsunuz mesela?
Dizi izlemek hayatımızın önemli bir parçası. Yollarda ömrümüz geçiyor. Tamamen kitap okuyarak, müzik dinleyerek olmuyor o geniş zamanda. Farklı aktiviteler de yapmak zorundayız.

Daha önce yine bize verdiğiniz röportajınızda La Casa de Papel izlediğinizi söylemiştiniz. Son sezonu izleyebildiniz mi?
Henüz sonuna gelemedim. Sonunu söylemeyin. 🙂 Şaka bir yana bulduğumuz ilk fırsatta dinlenmeye çalışıyoruz. Bunun yanında kadınlardan oluşan bir takım olmanın verdiği enerjiklik ile sohbet ortamımız da saha dışında kafamızı rahatlamaya yetiyor.

İŞTE MİLLİLER’İN PROGRAMI

Grup aşamasında Bulgaristan Finlandiya, Fransa, Yunanistan ve son şampiyon Sırbistan ile karşılaşacak Filenin Sultanları, son 16 turuna yükselebilmek için grubunu ilk 4 sırada tamamlamaya çalışacak. Turnuvada çeyrek finaller Türkiye ile Polonya’da oynanacak; yarı final ve final maçları ile beraber Avrupa’nın en büyüğü Ankara’da belli olacak.

Millilerimizin grup aşamasındaki programı şu şekilde:

23 Ağustos 2019, Cuma
20.00 Türkiye-Yunanistan (TRT SPOR)
24 Ağustos 2019, Cumartesi
19.30 Türkiye-Finlandiya (TRT SPOR)
26 Ağustos 2019, Pazartesi
19.30 Türkiye-Bulgaristan (TRT SPOR)
28 Ağustos 2019, Çarşamba
19.30 Türkiye-Fransa (TRT SPOR)
29 Ağustos 2019, Perşembe
19.30 Türkiye-Sırbistan (TRT TÜRK)

İlgili Haberler

U23 Bayan Milliler’in yarı finaldeki rakibi Dominik Cumhuriyeti

admin

Filenin Sultanları’nın rakibi Güney Kore

admin

Mehmet Akif Üstündağ: Hayallerimizden hedeflerimizden biri de Avrupa şampiyonluğu

admin

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul Ediyorum Devamını Oku...

Gizlilik & Çerez Politikası