Voleybol Plus

Taner Atik: Halkbank, sistem merkezli bir takım

Eşine çok rastlanmayan bir istikrar ve başarı öyküsü var. Halkbank Spor Kulübü’nün kapısından 12 yaşında girdi. Antrenörlüğün her aşamasını geçti; başkent ekibinde uzun süre yardımcı antrenörlük yaptı, planlamalarda birinci sorumluluğu üslendi. Yönetim, teknik heyet ve sporcular arasında köprü oldu; her geçen günü gelişimi için bir fırsat olarak gördü.

“Türk Erkek Milli Takımı ile olimpiyat görmek” gibi bir hayali vardı. Hedefleri, hayalleri her zaman yüksek oldu. Okuyan, yazan, dinleyen, araştıran, yaşama dair olabildiğince bilgi edinmek isteyen genç bir teknik adam.

Taner Atik, Halkbank Erkek Voleybol Takımı Baş Antrenörü ve kulübün Genel Menajeri. Bu mevkideki ilk senesi. Sosyal izolasyon kuralları gereği Taner Atik’le de evden, teknik kullanarak söyleştik.

Taner Atik’in voleybol kariyeri, 12 yaşında, Halkbank’ta başlamış, Son iki yıldır kulüpte altyapı sorumlusu olarak görev yapan Şaban Ergün, kendisini voleybola kazandıran isim olmuş. Atik, devamını şöyle anlatıyor:

“Şaban Hoca, o dönem de Halkbank’ta alt yapı antrenörü olarak çalışıyordu. Eğitim gördüğüm okulun da beden eğitimi öğretmeniydi. Okul bahçesinde basketbol oynarken beni görmüş, ertesi gün voleybol antrenmanına çağırmıştı. Voleybolu Şaban hoca ile tanıdım diyebilirim.”

Taner Atik, Halkbank’ın Küçük, Yıldız, Genç ve A Takımlarda oynamış. Kulüp bir ara kapandığından, İller Bankası, DİE, Maliye Milli Piyango ve TAİ takımlarında forma giymiş. Antrenörlük kariyerinin başlaması da sıra dışı. Antrenörlüğe, sporculuğu bıraktıktan veya okuldan mezun olduktan sonra değil, öğrenci ve aktif sporcuyken başlamış.

“Üniversite ikinci sınıftayken, Maliye Milli Piyango takımında oynuyordum. Aynı zamanda Barbaros Çelenk hocamın yönlendirmesiyle Vakıfbank Güneş Sigorta Spor Kulübünde alt yapı antrenörlüğü yapıyordum. 2005 yılında ABD’ye eğitim amaçlı gittim, döndükten sonra profesyonel antrenör olarak çalışmaya başladım. Toplamda 8 yıl Vakıfbank Spor Kulübünde, ardında da sırasıyla SSK, Polis Akademisi kulüplerinde A Takım yardımcı antrenörlüğü ve kondisyonerliği yaptım. 2007-2014 yılları arasında Milli takımların her kategorisinde görev aldım” diyerek antrenörlüğe başlangıç öyküsünü anlatıyor.

HALKBANK’lA AİDİYET BAĞI

Halkbank’la ilgili duygularını sorduğumuzda şu yanıtı alıyoruz:

“Halkbank voleybolla ilk tanıştığım, voleybol topuna ilk kez dokunduğum, formasını giydiğim, ilk galibiyeti ve mağlubiyeti tattığım, Türkiye liginde, Türkiye Kupasında, Avrupa’ da şampiyonluklar yaşadığım kulüp. Bu aidiyet duygusunu kelimelerle ifade etmek pek mümkün değil. Benim açımdan maneviyatı çok farklı.”

HALKBANK BİR AVRUPA MARKASI

Taner Atik, Avrupa ve dünya voleybolunda tanınan, kendini kabul ettirmiş bir isim. “Avrupa’da Halkbank” dediğimizde, “Halkbank, Avrupa’da hak ettiği değeri gören bir kulüp” yanıtını alıyoruz.

Atik bu realiteyi şöyle açıklıyor: “Avrupalılar için, Türkiye ve voleybol kelimeleri yan yana geldiğinde, akla ilk gelen kulüp Halkbank. Bu subjektif bir değerlendirme değil, realite böyle. Son altı yıldır Şampiyonlar Liginde aralıksız mücadele eden, bu ligde final oynamış, CEV Kupasında şampiyon olma başarısı göstermiş bir kulüp Halkbank. Avrupa’da, voleybola yatırım yapan kulüpler, maçlarda elde etikleri sonuçlara bakılmaksızın değer görüyor; organizasyon becerisini her geçen yıl bir üst seviyeye çıkaran kulüplere saygı duyuluyor. Bu anlamda Halkbank’ın Avrupa’da çok özel bir yeri var.”

DOĞRU ZAMAN DOĞRU YER

Taner Hoca’nın Efeler Ligindeki ilk baş antrenörlük deneyimi. Heyecanı farklı, sorumluluğu yüksek bir görev. Duygularını ve voleybol anlayışını soruyoruz. “Her yardımcı antrenörün hedefi ,doğru yer ve zamanda baş antrenör olmaktır” vurgusuyla başlıyor sözlerine. “Benim de hedefim buydu. Bu sezon, on iki yıldır çalıştığım kulübümde baş antrenör olarak görev almak beni çok mutlu etti. Bu, emeğe duyulan saygının bir ifadesiydi. Bu görevi almamda emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” ifadeleri ile hislerini özetliyor.

HERKESTEN KATKI BEKLİYORUZ

Taner Atik, voleybol anlayışıyla ilgili olarak da “Voleybol bir takım sporu olduğu kadar aslında bireysel bir spor dalı. Sporcuların yeteneklerini belli bir sistem dahilinde, eş zamanlı olarak sahaya yansıtmak için gerekli ortamı hazırlamak gerekiyor. Bu konuda ahkam kesecek değilim. Fakat şu ana kadar tecrübe ettiklerimden çıkardığım sonuç, ‘Ne yapıyorsan yap ama bir fikirle yap, yaptıklarının temelinde bir fikir yatsın’ mottosudur. Teknik kadromuzla birlikte takımımızın bir sistem dahilinde, bir fikir doğrultusunda çalışmasını sağlamak için gayret gösterdik. Antrenör merkezli değil, sistem ve sporcu merkezli bir oyun anlayışını benimsedik. Ayrıca voleybol bir takım sporu ve takım da 14 sporcudan oluşuyor ise, sporcuların isimlerinden ve kariyerlerinden bağımsız olarak takımda bulunan herkesin katkısını almaya gayret göstermek gerekiyordu. Bütün çabamız her sayı için mücadele eden, düştüğünde kalkmasını bilen bir ‘Yıldız Takım’ oluşturmaktı” diyerek planlamayı anlatıyor.

Sezon, elbette tarihe geçecek. Henüz bitmedi. Nasıl sonlanacağı bilinmiyor. Fakat, bir de geride kalan bölümü var. Taner Atik’ten bu kısmı değerlendirmesini istedik, şunları söyledi: “Hazırlık dönemini çok verimli geçirmeye çalıştık. Takımların sezonun ilk yarısında adaptasyon sorunları yaşayacağını, bu durumu çok ciddi bir hazırlık dönemi geçirerek avantaja dönüştürebileceğimize inanıyorduk. Performans ve oyun kalitesi ile ilgili çok sorun yaşamadık. Buna karşılık, takımın performansı ile maçlarda elde ettiği sonuçlar arasında bir paralellik yoktu. Bu durum bizi çok yordu. Sezonun ikinci yarısından itibaren takım hem performansını attırdı hem de hak ettiği sonuçları elde etti.”

YA SEZON DEVAM ETSEYDİ…

“Efeler Ligini altıncı sırada bitirdiğimiz için, kurallar gereği hem Axa Sigorta Kupa Voley hem playoff etabında Galatasaray ile karşılaşacaktık. Rakibimizin gücünü ve hedefini bildiğimizden çok sıkı bir hazırlık yapmaya çalıştık. Takımımızın oyun seviyesi ve inancı bizi kupa maçları için çok umutlandırmış, finale gideceğimize olan inancımızı pekiştirmişti. Sezonun başından itibaren takımdaki bütün oyuncuların katkısını almaya çalışan bir anlayışımız olduğundan özellikle üç gün üst üste oynanacak Axa Sigorta Kupa Voley maçlarında başarılı olacağımıza olan inancımız tamdı.”

YEDEĞİ OLMAYAN TAKIM

Bu yıl Halkbank, “Yedeği olmayan takım” olarak anılıyor. Bunun açıklamasını istediğimizde Atik şöyle detaylandırıyor: “Amacımız yıldız oyuncularla mücadele eden bir takım olmak yerine, oyuncularının tümüyle başarıya koşan bir ‘Yıldız Takım’ olmaktı. Her oyuncu, her an oynayacakmış gibi antrene edildi. ‘Antrenmanlarda bir birimizin, maçlarda ise karşı takımın rakibi olma anlayışıyla’ çalışmaya özen gösterdik. Kadroyu bir veya birkaç oyuncunun etrafında şekillendirmek yerine, her oyuncunun kendi sorumluluk alanında görevini hakkıyla yapması için mümkün olan imkanları sağlamaya çalıştık.”

ALTYAPI ÇOK ÖNEMLİ

Halkbank, son dönemlerde altyapısından yetiştirdiği oyuncuları A Takım’a çıkartan örnek, öncü bir kulüp. Atik, sporda insan kaynağı oluşturmanın önemini bildiklerini ifade ederek, “Kulübümüzün alt yapı organizasyonu üzerinde büyük bir titizlikle çalışıyoruz. Dürüst olmak gerekirse, geldiğimiz nokta çok da tatminkar değil. İmkanlarımızı zorlayarak çalışmamız gerekiyor. Ana hedefimiz A Takımımızı buradan beslemek. Ancak bu kolay olmuyor. Alt yapıdan A Takıma oyuncu çıkarabilmenin tek yolu, sporcuları antrene etmek değil, aynı zamanda yaş kategorilerine göre zorluk derecesi artan müsabaka ortamı yaratmak lazım. Geçen sezona kadar genç takımımızda oynayan, gelecek vaat eden sporcularımızı bir pilot takımda oynatıyorduk. Bu sezon İkinci Lig’de de kendi ismimizle mücadele etmeye başladık. Amaç sporcularımızın sadece yıldız-genç takım maçlarıyla değil, aynı zamanda deplasmanlı liglerde oynayarak gelişimlerini
desteklemek. A Takımımızda oynayan Samet, Abdullah, Furkan, Efe kulübümüz alt yapısından yetişti. Hedefimiz bu sayıyı daha da arttırarak A takımın çekirdek kadrosunu alt yapıdan gelen oyuncularla oluşturmak” diye konuştu.

MİLLİ TAKIMLA OLİMPİYAT HAYALİ

Halkbank baş antrenörü olmak, her antrenör için en önemli kademlerden biri. ‘Daha’ diyoruz, şu değerlendirmede bulunuyor:

“Kulübümle özdeşleşmek ve mümkünse uzun yıllar hizmet etmek istiyorum. Milli takımla ilgili hayalimi bilmeyen yok. Milli takımla Olimpiyat oyunlarına katılmak en büyük hayalim. Bu hayalin peşinden koşmaya devam edeceğim. Yürümemiz gereken çok uzun ve zor bir yol var önümüzde. Abilerimizin bugüne kadar taşıdığı bayrağı doğru zamanda devralarak bu hayali gerçekleştirmeyi çok istiyorum.”

HERKESİN SORUMLULUĞU VAR

Milli takımdan söz etmişken, Türk erkek voleybolunu da değerlendirir misiniz?
“Dünya ve Avrupa’da erkek voleybol takımlarının seviyesi oldukça yüksek. Bu durum, salt voleybolcuların seviyelerinin yüksek olmasıyla açıklanamaz. Ben voleybol düzeyinin, voleybolun tüm bileşenlerinin seviyesiyle orantılı olduğunu düşünüyorum. Sadece voleybolcuların seviyesini değil, voleybolun diğer bileşenlerinin de seviyesini yükselttiğimiz oranda başarılı oluruz. Voleyboldaki gelişme sporcular kadar sporcuları yetiştiren, yönlendiren kulüplere, yöneticilere, antrenörlere, menajerlere, hakemlere ve federasyonlara da bağlı. Yurt dışında kaç voleybolcumuz, kaç antrenörümüz var? Neden? Ben bir antrenör olarak sorumluluğun büyük bölümünün antrenörlerde olduğunu düşünmeliyim. Aynı sorumluluğu voleybolun diğer paydaşları da almalıdır. Hatayı ya da eksiği başkasında aramak yerine kendimizde aramak yeni bir başlangıç yapmak için daha doğru olacaktır.”

COVID-19 dünyayı her yönden değiştiriyor. Taner Hoca’ya göre her şey eskisi gibi olacak mı?
“İnsanoğlu varoluşundan bu yana ne badireler atlatmış, bunu da atlatacaktır. Bu durumdan güçlenerek çıkacağımızı ve eskisine nazaran daha güzel günler göreceğimize inanıyorum. Çok sevdiğim bir söz var; ‘kaybetme kültürüyle yaşayanlar, kaybettiklerinde muhakkak bir bahane bulurlar, ancak kazanma kültürüyle yaşayanlar bir yolunu bulur ve kazanırlar’. Önemli olan böylesi durumlarda voleybol bileşenlerinin, voleybolu sevmekte, voleybola yatırım yapmakta ısrarcı olmalarıdır.”

ÖZELEŞTİRİ YAPIYORUM

Son olarak, hayat eve sığıyor mu?
Doğrusunu söylemek gerekirse, günlerim dolu dolu geçiyor. Oynadığımız bütün maçları tekrar tekrar izliyorum. Sezon içinde yaşadığımız her şeyi not alıyorum. İzledikçe özeleştirimi yapıyorum. Teknik kadro ve oyuncularla görüntülü konuşup evde yapılacak çalışmalarla ilgili bilgi alış verişinde bulunuyoruz.
Onun dışında oğlum ve eşimle zaman geçiriyorum. Çocuk bana hasretti, ben de ona. Bu aralar birlikte ders çalışıyor, spor yapıyoruz, etkinlikler buluyoruz. Eşimle daha fazla sohbet ediyor, hayatı evde paylaşıyoruz. İkamet ettiğimiz sitenin sosyal alanlarında nefes alıyoruz. Evdeyiz, evde kalıyoruz ve herkesi evde kalmaya davet ediyoruz.”

İlgili Haberler

Bakan Kasapoğlu ve Guidetti mutfakta buluştu

admin

TFF Süper Kupa’da “Avrupa Şampiyonası” vurgusu

admin

Dmtirii Bahov: Galibiyet için gideceğiz

admin

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul Ediyorum Devamını Oku...

Gizlilik & Çerez Politikası