1998 doğumlu, 1.78 metre boyunda. Halkbank’ın Türk voleyboluna armağan ettiği yıldız adaylarından.
İçinde bulunduğumuz sezon hem Halkbank hem de başarıyla terlettiği Milli Forma ile ne denli yetenekli olduğunu kanıtladı. Voleybolumuzda eksikliği hedeflenen pasör pozisyonunda sorunu çözecek önemli isimler arasında gösteriliyor.
Sultanlar Ligi gibi Avrupa’nın önemli liglerinden birinde mücadele eden Halkbank’ın ‘beyni’ olmak sorumluluğunu aldı ve ortak görüş olarak başardı.
“Hırslıyım, stresten besleniyorum” diyor.
Okullu, okuyan, izleyen, analiz yapan bir yapısı var.
Voleybola ne zaman ve nerede başladın?
Voleybola Bahar Mert Voleybol Okulunda başladım. Okul kapanınca Türk Telekom’a geçtim. Orası da kapandı ve ben Gazi Üniversitesi’na devam ettim. Gazi Üniversitesi de kapandıktan sonra Halkbanklı oldum, halen buradayım.
Voleybolla tanıştığımda ilkokul 4.sınıftaydım, şu anda üniversite 1.sınıftayım. Hem okul, hem antrenmanlar zorlasa da ikisin bir arada yürütmeye çalışıyorum. İkisinden de geri kalmamak için emek sarf ediyorum ve bazı fedakarlıklarda bulunuyorum.
Birinci Lig takımında pasör oynamak nasıl bir duygu?
İkinci Lig takımında da oynadığım için üst seviyeye hazırlanmaya başlamıştım. Fakat Sultanlar Ligi farklı bir seviye. Özellikle birinci devre çok zorlandım. Hem takım arkadaşlarım, hem rakiplerimiz çok profesyoneller, yetenekliler. Hepsinin seviyesi yüksek. Bu nedenle adapte olmam, kendimi mantalite olarak profesyonelleştirmem zaman aldı.
Zor ama çok keyifli olduğunu da söylemeliyim. Bu yıl alışma devrem. Önümüzdeki yıllarda, tecrübelendikçe daha başarılı olacağıma inanıyorum.
Milli Takım’la ilgili düşüncelerini öğrenmek isterim…
Milli Takım apayrı bir olgu. Bizim yaş kategorimiz başladığından bu yana Ay-Yıldızlı formayı giyebiliyorum. 50’nin üzerinde milli maça çıktım. Her seferinde İstiklal Marşı okunurken çok duygulanıyorum, gözlerim doluyor.
Milli formayı ilk kez Küçük Milli Takım’da, Ankara’daki Balkan Şampiyonasında giydim. Ama o turnuvada pasör çaprazı olarak görev yaptım. Aslında hep pasör olarak oynuyordum. Smaç gücüm de yüksek olduğu için Balkan Şampiyonasında pasör çaprazı olarak oynattılar.
İdealimde her zaman pasörlük olduğundan, sonraki yıllarda gerçek mevkiime döndüm.
Türk bayan voleybolunda pasör sıkıntısı var mı? Oyuncu olarak senin görüşünü öğrenmek isteriz.
Ben voleybola başladığımda, A kalite olarak adlandırabileceğimiz pasör sayısı fazla değildi, belirli isimler vardı. Daha sonra antrenörler pasör eğitimine ağırlık verdiler. Bunun sonucu olarak da 1995’ten başlayıp 1998 doğumlulara kadar gerçekten çok yetenekli pasörler çıkmaya başladı.
Bir idolün var mı?
Hayır, yok. Örnek aldıklarım var ama kimseyi bir idol olarak seçemiyorum. Takımımızdaki Seda Abla’dan (Uslu), diğer takımlardaki pasörlere kadar herkesten bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Zaten küçükken de Seda Abla’yı çok izlerdim. Fakat takım içinde Seda Abla rakibim. Bu durum takım sporlarının doğasında var. Kendisini idol olarak görürsem, bir rekabet içine giremem diye düşünüyorum.
Kendime bir idol seçeceksem, erkek pasörleri tercih ediyorum. Çünkü onlarla bir rekabet içinde olma şansım yok!
Pasörlerin, zor durumda iken takımı oradan çıkarma gibi de bir misyonu var. Paniklemeden, bu rolü üstlenmeye ne kadar hazırsın?
Açıkçası, kendi yaş kategorimde Milli Takım veya diğer takımlarda kendimi çok daha rahat hissediyordum. Lig düzeyinde bu kadar rahat değilim. Yaşı, deneyimi benden kat kat daha fazla olan bir oyuncu hata yaparken, benim soğukkanlı kalıp onu yukarı çekmem gerekiyor. Bu benim için şu anda çok kolay değil. Yine de elimden geleni yapıyorum.
Buna karşın olumu eleştiriler alıyor ve beğeniliyorsun. Bu nasıl bir duygu?
Aslında bu durumu bekliyordum. Sezon başında kendimi bu pozisyon için hazırlıyordum. Buraya kendime güvenerek geldim.
Kendime bir yol çizdim. Bana verilen şansları maksimum değerlendirip kendimi kanıtlamaya çalıştım. Bu ilk senem olduğundan, bir şeyleri böyle gösterebilecektim. O nedenle, minimum hata ile oynamaya çalışıyorum.
Bu sözlerim çok rahat ve stressiz olduğum anlamına gelmez. Bazen çok geriliyorum.
Nasıl bir sporcusun? Sağlığına, dinlenmene dikkat eder misin?
Tamamen profesyonel olduğumu söyleyemeyeceğim. Okul-spor ikilemi nedeniyle uyku düzenim istediğim gibi değil. İdman aralarındaki dinlenmeler okul nedeniyle sekteye uğruyor. Beslenmeme mümkün olduğu kadar dikkat ediyorum. Bütün bunlar, performansımı olumsuz etkilemiyor. Sanırım yaşımın genç olması olumsuz etkilenmemi engelliyor.
Bu sene nasıl bir takımsınız?
Bu sezon tecrübeli ve gençlerden oluşan karma bir takımız. Takım çok enerjik. Yaşı nispeten büyük olanlar genç gibiler. Buradan çıkan sinerji, saha sonuçlarına yansıyor.
Sahada en iyi kimle anlaşıyorsun?
Oyun olarak, aynı yaş grubunda da olduğumuzdan Burcu ile çok iyi anlaşıyoruz. Bir de maç öncesi ve maç sonu çok konuşuyoruz, bireysel performansların yukarı çıkması için fikir alışverişinde bulunuyoruz.
Türkiye’de oynanan voleybolu beğeniyor musun?
Evet beğeniyorum. Zor bir ligimiz var. Avrupa’nın sayılı liglerinden biri olarak değerlendiriliyor. Her takımda dünya yıldızları sahne alıyor. Ünlü isimler burayı tercih ediyor ve ligin seviyesini yükseltiyorlar. Bu yıldızlara karşı oynamak bize tecrübe kazandırıyor.
Bu arada, maçlarımıza biraz daha fazla seyirci gelse motivasyonumuz artar. Bu kaliteli lige neden az ilgi var, anlayamıyorum! Galiba, spora ilgisizliğin voleybola yansıması. Spor bir kültür ve Türkiye’de biraz eksik.
Sana dönersek, totemlerin var mı?
Bu sene sabit totemlerim yok. Oysa geçtiğimiz yıllarda çok vardı.
Mesela?
Mesela, bu seneden söz edeyim. Kritik bir yerde sayı kazansak, yedekler yerinden kımıldamaz. Mola bile gelse, yerimizde sabit duruyoruz.
Boş zaman aktivitesi...
Boş zamanım kalırsa, çok kitap okur, film izlerim. Ayrıca kamplarda, yolculuklarda kitap okuyorum. Ayrıca kamplarda çok bulmaca çözerim. Bulmaca konusunda imece usulü çalışıyoruz.
Hoşuma giden tüm müzikleri dinlerim.
Gelecek planlaman…
İlk olarak seneye birinci pasör olmak istiyorum. Sonra, yine takımım. Son olarak da Avrupa’da mücadele eden şampiyon adayı takımlarda forma giymek isterim.
Erkek takımının maçlarını izliyor musun?
Elbette izliyorum. Tabii, bizim maçlarımızla çakışmazsa. Son zamanlarda bizden önce oynuyorlar. Ben de izliyor ve destekliyorum.