Efeler Ligi’nin ilk yarısını 10. sırada bitiren ve ancak mucizevi bir geri dönüşle sezonu, lig ve Türkiye Kupası olmak üzere çifte kupayla kapatan Fenerbahçe’nin tecrübeli kaptanı Emre Batur, bir kez daha yazılması zor olan şampiyonluk hikayesini Fanatik’e anlattı…
Sezona kötü başladınız. Play-Off’a kalamayacağınız, hatta küme düşeneceğiz bile konuşuluyordu… Sonra hoca değişti, iyi mi geldi, takım ruhu mu oluştu, nasıl motive oldunuz?
“Sezona istediğimiz gibi başlayamadık. Bu kadar kötü olacağını düşünmüyorduk. İlk yarıda üst üste mağlubiyetler aldık. Bir ara ‘küme düşecek’ diye espri yapılıyordu. Ama ben inancımı hiçbir zaman kaybetmedim ve hep şunu söyledim; ‘Bu takım şampiyon olacak, bu takım final oynayacak. İnancımızı yitirmeyelim Çalışalım, elimizden geleni yapalım, bir şekilde olur. Olmazsa da en azından çalıştık ama olmadı deriz’. Sonra ikinci yarı yeni antrenör geldi. İkinci yarıdan sonra sanki sihirli değnek değdi. Bize de yeni kan lazımdı. Bizim için de çok iyi oldu. Bize çok şey kattı. İyi bir hava yakaladık”
Polonyalı çalıştırıcı Mariusz Sordyl ile takım arasında güzel bir sinerji oluşmuş
“Aynen öyle. Bir de kısa sürede bunun olması çok enteresan. 4 ay gibi kısa bir süremiz vardı. Ne yaparız diye düşünüyorduk. İyi bir hava yakaladık. İkinci yarıda, ilk yarıda mağlup olduğumuz tüm takımları yendik. Türkiye Kupası’na keza çok iyi başladık, ligin 3.’sü, 2.’si ve lideri yenerek kupayı kazandık. Hem ligde aldığımız galibiyetler hem de kupa zaferiyle birlikte bizim özgüvenimiz arttı.”
‘Bizden korkmaya başladılar’
Türkiye Kupası zaferi takımda ‘Yapabiliriz, şampiyon olabiliriz’ gibi olumlu hava yarattı.
“Aynen… Biz Türkiye’deki tüm takımlara, ‘Fenerbahçe geri döndü, forma girdi ve final oynar’ mesajını verdik. Herkes bunu konuşmaya başladı. Halkbank’taki eski takım arkadaşlarım bile. Bir ara 10. sıradaydık. Hiç hesapta yokken herkes bizden korkmaya başladı. Halkbank neredeyse namağlup bitiriyor, 10 puan farkla. Biz ikinci yarı 6-7 galibiyet almamıza rağmen 5. sırada olduk, düşünün o kadar kötüyüz. Normalde o kadar galibiyet aldıktan sonra ikinci yarıyı 3. bitirirsiniz. Bir de öyle bir sezondu ki, maçları hep 5 setten oynadık. Rahat olan maçları bile 3-2 bitirdik, o da bizi çok yordu. Hem mental, hem fiziksel olarak. Annem bile ‘Oğlum bu sene bütün maçları 5 set oynadınız, çok yoruldunuz’ diyordu. Gerçekten bu iki kupa en azından yorulduğumuza değdi. Büyük iş başardık.”
‘Kupayla gittim, kupayla döndüm’
Fenerbahçe’de bıraktığın yerden devam ettin…
“Öyle oldu. 2012’de Fenerbahçe’yi Türkiye şampiyonluğu ve Türkiye Kupası ile bırakmıştım. Bu sezon tekrar transfer olduğum Fenerbahçe’ye Türkiye şampiyonluğu ve Türkiye Kupası’yla geri döndüm.”
‘Uğur getirdin Emre’ dediler mi?
“Korkmaya başladılar. (Gülerek) ‘Sen de bir şey var’ dediler. Sezon başından beri söyledim. ‘İnanın şampiyon olacağız’ diye. Takımdaki arkadaşlar bile, 10. sıradayken dalga geçiyordu. Annemler bile ‘Bu takımın hali ne olacak?’ diyordu. O zaman da diyorum ‘Daha sezon uzun’ diye. Çünkü bunu çok yaşadım. Ben Halkbank’ta oynarken de namağlup bitirdik, 12 puan farkla ama şampiyon olamamıştık. O yüzden bence hiçbir zaman pes etmemek, inanmak gerekiyor. Tabii ki bu spor. Olur ya da olmaz. Kazanmak da var, kaybetmek de var. Ama tabii kazandığımız için çok mutluyuz. Bu kadar zorlu bir sezon geçirip 2. olsaydık çok üzülürdük.”
‘10. sırada olduğumuzda da destek verdiler’
Daha çok erken bunu konuşmak için Şampiyonlar Ligi için hava nasıl Fenerbahçe’de?
“Fenerbahçe her zaman hedefleri büyük olan bir kulüp. Her zaman şampiyonluğa oynayan bir kulüp. Ben 8 sene Fenerbahçe’de oynadım 4 kez şampiyonluk yaşadım. Her dalda böyle. Seneye daha iyi takviyeler olacağını düşünüyorum. Başkanımız Ali Koç da sağ olsun bize çok destek veriyor. Yöneticilerimize teşekkür etmek istiyorum. Bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. 10. sırada olduğumuzda da destek verdiler. Onların pozitif enerjileri bize çok şey kattı. O yüzden teknik ekipten, masöre, malzemecimize kadar herkese teşekkür ederim. Herkesin desteğini gördükçe insan ‘Daha fazla ne yapabilirim?’ diyor. Sonuçta saha içerisinde herkes bize bakıyor. Her şeyi belirleyecek olan oyunculardır. Tabii ki herkesin büyük bir katkısı oluyor, ama bana göre görünmeyen kısım daha çok etkili.”
Arkas’la oynadığımız finalde 2-0 öndeydiniz sonra seri 2-2 eşitlendi. Neler yaşandı. Takım içinde ne konuştunuz?
“Üst üste 2 maça, şampiyon olmak için çıktık ama olmadı. Özellikle 4. maçta birbirimize enerji veremedik, hatta dışarıdan da belliydi. Hatta ‘Kavga mı ettiniz?’ gibi yorumlar da geldi. Tabii öyle bir şey yoktu. Gönül isterdi ki 3-0 kazanalım ama bir de 2-0’dan kaybetmek de vardı. Sonuçta, kazanmak da var kaybetmek de. Dedik ki; ‘Saha içerisinde ne olursa olsun mücadele edelim, güzel bir atmosfer yaratalım, savaşalım. Olur ya da olmaz ama güzel bir şekilde ayrılalım birbirimizden. Şampiyon olmazsak da, gerçekten güzel bir iş başardık. Çok güzel oynadık, adam gibi oynadı helal olsun deyip, bırakalım’… 5. maça bu motivasyonla çıktık. Ve 3-0’la kazandık. Çok güzel bir hava vardı takımda. Onu da gösterdiğimize inanıyorum.”
Finalde en iyi orta oyuncu da seçildin. Ne söylemek istersin?
“Bireysel bir ödül olsa da bunda takım arkadaşlarımın hepsinin emeği var. Onların da emeğinin olduğunu düşünüyorum. Bunu hep birlikte aldık”
‘Pes etmemek gerekiyor’
Böylesine bir şampiyonluk hikayesi bir kez daha zor yazılır.
“Bu benim 10. şampiyonluğum. Avrupa CEV Kupası dahil, birçok kupa kazandım. Şampiyonlar Ligi’nde Final Four oynadım ama bu seneki kadar keyif aldığım bir kupa yok. Avrupa’da olsa yani. Çünkü tırmana tırmana geldik. Bu tarz durumlar nadir olur. 10. sıradan gelip ligi ve Türkiye Kupası’nı kazanmak zor iş. O yüzden benim en değerli şampiyonluğum. Hocamız bile çok güzel bir şey dedi: ‘Bu takıma sezon başından bahis koysalar, zengin olurlardı diye’…”
Hocaya o açıklamasını sordum, ‘Sen bile inanmıyordun’ dedim esprili bir dille. Play-Off’a çıkması imkansız olan bir takım şampiyon oluyor…
“Eğri oturup, doğru konuşmak gerekiyor ama öyleydi. Sonuçta ümidi kaybetmemek gerekiyor, onu anladık. Bize de çok şey kattı. 37 yaşındaki Ulaş abi bile çok şey öğrendi. Buradan da gelinip, şampiyon olunup kupa da kazanılıyormuş yani. Bunu neyi gösteriyor?.. Hiçbir zaman pes etmemek gerekiyor. Çabalamak gerekiyor.”
Çok güzel özetledin…
“Bir söz var; insan sahip olduklarının toplamı değil, henüz başaramadıklarının toplamıdır. Benim için hep öyledir. Başarı ve şampiyonluk tabii ki önemli ama geçmişte kaldı. Geçmişteki başarılarla övünmektense, gelecekteki başarıları hayal etmek, onlara odaklanmak ve çalışmak gerek. Daha fazla çalışmak gerekiyor”
Futbol takımının kötü gidişatı sizi etkiledi mi?
“Motive etti. Ben futbolda ve diğer branşlarda ilerde daha iyi olacağımıza inanıyorum. Çünkü bizim başkanımız gerçekten dünya iyisi biri. Eskiden Fenerbahçe’den de tanıyorum, Yönetim Kurulu Başkanı’ydı. Her şeyin en iyisini hak ediyor. ‘Biz başarılı olalım da en azından camiaya moral verelim’ dedik.”