Çocukken odamızı süsleyen posterler…Bazıları oyuncudur;bazılar kahraman. Pelerinleri vardır,sonsuz iyilikle kuşanmışlardır. Onlardan izler barındırmak,onların ayakkabılarından almak;topa onlar gibi vurmak en büyük istektir. Büyüdükçe onların da nihayetinde insan olduğunu anlarız;onların da hata yapabileceklerine,kaybedeceklerine,pes edebileceklerine tanık oluruz. Böyle böyle yaş alırız birlikte. Yine bir yerlerde onları izleriz,onlar ise tüm “kahramanlar” gibi dünyanın bir köşesinde tüm zorluklara rağmen devleşmeye devam ederler.
Lang Ping Çin sporu için işte tam da böyle bir figür. Yolda rahatça yürüyemediği için ülkesinden uzaklaşmayı bile düşünecek kadar büyük bir figür. Evlilik töreni ulusal televizyonlarda naklen yayınlanacak kadar. Posta pullarından stadyumlara kadar adı veriliyor irili ufaklı her şeye. Yüzü dokunuyor.
Babası “O bir spor karakteri değil,tarihsel bir figür demek bile yetersiz,bir tarih kitabı gibiydi.”şeklinde ifade ediyor kızını. ABD Milli Takımını çalıştırdığı sırada oyuncusu olan Nicole Davis ona olan ilgiyi “Bunla eşdeğer bir şey var mı bilemiyorum, Michael Jordan bile değil,hiçbir şey bu kadar büyük değil.” diye özetleyerek şaşkınlığını dile getiriyor. Çin tenisinin büyük isimlerinden Na Li “Lang Ping olmasaydı hiçbirimiz şimdi ki kadar zevk alamazdık sahip olduğumuz hayattan.” açıklamalarıyla insanı düşündürüyor.
Bir voleybolcunun fazla ilgiden bunalması,tüm gözleri mütemadiyen üzerinde toplaması insanın hayal gücünü zorluyor. Ping,sanki bir magazin figürüymüşçesine ülkesi sokaklarında şapka ve gözlüklerle,bazen güvenliklerle yürüyebiliyor. Ona rağmen de tanınıyor…
–
15 yaşında her sabah okula giderken geçtiği stadyumda antrenman yapan Çin Milli Takımı’nı izledikçe artıyor merakı bu spora. İlk tohum “Beijing National Gymnasium Stadium” Oldukça sporsever babası ondaki bu ilgiyi fark ediyor ve hikaye, tam olarak 1980’lerin başında berraklaşmaya başlıyor. 1978 senesinde henüz 18 yaşında Milli Takım forması diyen genç kız, ilk serüvenin sonuna Asya Şampiyonası’nda kürsüye çıkarak geliyor. Ve şov zamanı! 1981’de Sovyetlerin favori olduğu Dünya Kupası’nı getiriyor ülkesine. Bu Çin’in voleybol,basketbol ve futbol branşları arasında kazandığı ilk büyük kupa aynı zamanda.Sonra 82 Dünya Şampiyonluğu,sonra 84 Olimpiyat Şampiyonluğu ve tekrar 85 Dünya Kupası.
84 Olimpiyatları için ilginç bir anekdot göze çarpıyor:”Apandisitim ağrıyordu ve ameliyat olmak için turnuvanın bitmesini bekliyordum;doktorumun dediğine göre eğer biraz daha bekleseydim ölecektim.
İlk maçı kaybettiğimizde ağlamaya başladım çünkü tek derdim şampiyon olmaktı, şampiyon olduğumuzda da durum,ağrılarım böyleydi.Ama aslında hayat durmuyor,devam ediyordu. Kazandık ve ne değişti?Hayat her şartta akıp gidecekti…”
Kimsenin itirazı yok,ülke voleybolunun ibresi değişiyor onla. “Demir Çekiç” diyen var,döneminin en iyisi diyen de çok fazlasıyla.En İyi Smaçör,En Değerli Oyuncu…İlk zaferleri yaşıyorlar birlikte;buraya kadar her şey çok güzel. Ama unuttuğumuz bir gerçek var,hayat masallar kadar sorunsuz geçmeyebiliyor.
“O zaman benim için etkileyici,apayrı bir heyecandı. Fakat şimdi aklınla mücadele etmen gereken büyük bir parti gibi geliyor. Hayatımın 30 yılından fazlasını voleybola verdim ve sonunda kendimi bu spordan keyif almaya odaklayabildim. Her aşama hayat için kendi anlamını barındırıyor. Sadece bir şampiyon var ama herkes kendi için özel ve çok anlamlı dersler ediniyor.”
Böyle sonsuz bir ivmeyle taçlanacağını hayal ettiğimiz kariyer daha yolun çok başında 86’da bitiveriyor.
Takip eden dört yıl ise onun neden kahramanlardan olduğunu açıklar nitelikte. Böyle bir kariyerin açamayacağı hiçbir kapı yokken o İngilizce öğrenmeye başlıyor,daha sonra Amerika’nın yolunu tutuyor. Bir sonraki durağı Meksika oluyor Spor Yönetimi için. Zor.
” Ter,sakatlıklar ve hiç de az olmayacak kadar gözyaşı.” Çinliler böyle açıklıyor onun dolambaçlı yolculuğunu. O ise “Ufkumu açmam gerekliydi,üstelik voleybolu bıraktığımı açıklamama rağmen ülkedeki sıradan insanlar gibi değildim.Alışverişe giderken bile özgür değildim. Bu tanınırlıktan uzaklaşmalıydım.”diyor.
Dönmek ve dönmemek üzere gitmek arasında düşünceler…1986’da bıraktığı bütün bu iz ve başardığı ilklerle çekiliyor sahalardan. Taa ki ikinci büyük devrine,devrimine kadar…
Kaynaklar / References:
http://www.zonaeuropa.com/20080821_1.htm
中國婦女傳記詞典: The Twentieth Century, 1912-2000
Yazar: Lily Xiao Hong Lee
https://www.nytimes.com/2008/08/22/sports/olympics/22coach.htm
http://www.scmp.com/sport/china/article/2006874/volleyball-visionary-coach-lang-ping-worth-her-weight-gold-and-more