Avrupa Altın Ligi’nde üst üste ikinci kez namağlup şampiyon olarak tarih yazan Filenin Efeleri’nde takım kaptanları Oğuzhan Karasu ve Burak Güngör, yaşadıkları gururu dile getirdi. Yalnızca 5 set verilerek kazanılan zafere değinen milli yıldızlar, Avrupa Şampiyonası ve olimpiyat hedefleri için de umutlu konuştu
Avrupa Voleybol Konfederasyonu (CEV) tarafından düzenlenen Avrupa Altın Ligi’nde finalinde Ukrayna’yı 3-1 mağlup eden A Milli Erkek Voleybol Takımımız, üst üste 2. kez namağlup şampiyon olurken, takım kaptanları Burak Güngör ile Oğuzhan Karasu, elde edilen zaferin hikayesini anlattı. Lafı fazla uzatmadan hem takım hem de bireysel olarak istatistikleri alt üst eden millilerin; şampiyonluğa giden yolu, gelecek hedefleri ve Türk voleybolunun durumunu kaptanlardan dinleyelim…
Avrupa Altın Ligi’nde iki turnuva üst üste alınan namağlup şampiyonluğu nasıl değerlendirirsiniz?
Oğuzhan Karasu: Avrupa Altın Ligi’nde yenilgisiz şampiyon olmak oldukça güzel bir duygu. 2 turnuva üst üste gelen şampiyonluk hem bizim hem de Türk voleybolu için mutluluk vericiydi. Ülkemize kupayla dönmenin verdiği gurur içerisindeyiz. Yakın dönemde parçaları birbirine oturan çok iyi ve geniş bir kadromuz var. Bunu avantaj olarak kullandık ve iyi çalışıp, iyi mücadele ettik. Takım olarak gösterdiğimiz azmin ve çalışma hırsının sonucunu da bu turnuvada aldık.
Burak Güngör: Aslında turnuvaya başlarken üzerimizde büyük bir sorumluluk vardı. Son şampiyon olarak katıldığımız bir turnuva olması nedeniyle baskı normale göre biraz daha fazla olabiliyor çünkü. Unvanımızı korumak ve şampiyonluk hedefimizi yeniden gerçekleştirmek istiyorduk. Şampiyonluk hiçbir zaman kolay değil. Takım tamamen sahaya verebileceği katkının en üst seviyesini verdi. Güzel bir şekilde şampiyonluk apoletimizi devam ettirdik. Bu yüzden oldukça mutluyuz.
Yenilgisiz şampiyonluğun yanı sıra yalnızca 5 set vererek elde edilen bir zafer söz konusu. Bu durumu neye bağlıyorsunuz?
O.K.: Turnuva boyunca yalnızca 5 set vererek şampiyonluğa ulaşmayı bildik. Bu durum aslında takımın mücadele ruhu ve kazanma azmiyle alakalıydı. Çıktığım tüm müsabakalarda, her sette, her sayı için savaştık. Rakipler skorda önde olsa bile pes etmeyeceğimizi ve ne kadar inançlı olduğumuzu gördü. Bunun da yansıması olarak turnuvadaki ilerleyişimiz sürdü ve yalnızca 5 set vererek ne kadar doğru bir iş yaptığımızı göstermiş olduk.
B.G.: Açıkçası toplamda 5 set vereceğimizi turnuvaya başlarken düşünmemiştik. Tek bir hedefimiz var dı o da oynadığımız bütün karşılaşmaları kazanmak ve organizasyonu namağlup tamamlamaktı. Grupta iki maç kala finallere gideceğimizin garanti olmasına rağmen kalan karşılaşmalara çıkıp en iyi sonucu almamız gerektiğinin bilincindeydik. Çünkü takım olarak rahatlığa meyal vermek istemiyorduk. Uzun soluklu turnuvalarda zamansız rahatlamaların sonucu pahalıya patlayabiliyor. Bu sebeple tüm maçları kazanmak için oynadık ve güzel bir turnuva geçirdik.
Takım olarak ortaya konulan uyumun yanında bireysel olarak da birçok oyuncumuzun ön plana çıktığı bir turnuvayı geride bıraktık. Bu durum gelecekte takımı nasıl etkileyecektir?
O.K.: Aslında uyum bir takım için her şey diyebiliriz. Takımımız çok genç ve geleceği çok parlak. Milli Takım’daki tüm oyuncularımız bireysel olarak çok iyi ve başarılı isimler. Yetenekli bir oyuncu havuzumuz var, bireysel yeteneklerimizi takım oyununa yansıtarak daha etkili bir takım oluyoruz. Her birimiz aynı şekilde çalışmaya, mücadele etmeye devam edersek her yıl oynadığımız voleybola seviye atlatabiliriz. Avrupa Altın Ligi’nde olduğu gibi gelecek turnuvalarda da iyi bir derece yakalamak açısından bu önemli bir unsur.
B.G.: Bireysel becerilerimiz gerçekten gün geçtikçe Milli Takım’a çok daha büyük yarar sağlamaya başladı. Ben bu durumun en büyük özelliğinin de, bizim gibi takım oyununa yatkın ekiplerde alınabilecek katkıyı maksimuma çıkartması olduğunu düşünüyorum. Takımda yer alan herkes kulüplerinin mücadele ettiği liglerde süre bulan ve bireysel olarak iyi işler başaran isimler. Herkes oynayarak Milli Takım’a geliyor ve buradaki hedefimiz hepimizin aynı. Oynayan bir kadro olduğumuz için, artık daha fazla idmana çıkıp Milli Takım’a daha hazır ve işi bilen isimler olarak geliyoruz. Yaşı genç olan için de yaşı ileri olan için de bu durum aynı. Bence bu durum başarı açısından büyük bir etken sağlamıştır.
Takımın kaptanları olarak Avrupa Şampiyonası adına hedeflerinizden söz eder misiniz?
O.K.: Altın Ligi geride bıraktık, şimdi gözümüzü diğer turnuvalara çevirmek durumundayız. Yaklaşan bir Avrupa Şampiyonası var. Avrupa Şampiyonası daha zor bir turnuva olacak çünkü daha kaliteli oyuncuların sahneye çıktığı bir organizasyon olduğu hepimizin malumu. Daha zorlu ve kaliteli bir turnuvada bizim de kendimize göre hedeflerimiz var. Ama öncelikli hedefimiz turnuvanın sürpriz takımı olmak. İyi hazırlanarak maç maç ilerlemek en büyük önceliğimiz demek yerinde olacaktır.
B.G.: Avrupa Şampiyonası, tabii ki de çok büyük bir turnuva. İyi şeyler yapabilmeyi fazlasıyla istiyoruz. Hedeflerimiz yine aynısı olacak. Öncelikle gruptan çıkmak istiyoruz. Çünkü Avrupa Altın Ligi’nde de aynısını yapmıştık. Bana hep şampiyon olacak mıyız diye sorulduğunda, her zaman hedefimiz ilk maç, sonra ikinci, üçüncü, ardından gruptan çıkmak, yarı final, final derken hep adım adım gitmemiz gerektiğinin cevabını vermiştim. Avrupa Şampiyonası’nda da ilk hedefimiz şu an gruptan çıkmak. Bunun için zor ve uzun bir sezonun, uzun bir Avrupa Ligi’nin ardından aralıksız devam ediyorduk. Şimdi ufak bir tatilimiz vardı ve bu tatilin ardından hazırlık dönemimizi en iyi şekilde geçirerek hedeflerimize odaklanmak istiyoruz.
Yakın bir dönemde Olimpiyat Oyunları’nda boy gösterme şansınızı nasıl değerlendirirsiniz?
O.K.: Olimpiyat Oyunları her sporcunun olduğu gibi bizim de hayalimiz. Aslında kazandığımız her maç ülke puanımızı artırarak bizi bu hedefe yaklaştırıyor. Doğru adımları attığımız ve pes etmediğimiz sürece bence çok uzak bir hayal de değil. Kendimize inanıp, sıkı çalışmaya devam edersek uygun şartları oluşturup, hep hayallerini kurduğumuz olimpiyatlara katılabiliriz. Bir gün mutlaka bu hedefimizi başarabileceğimize dair inancım tam. Çünkü tüm şartları oluşturabilecek potansiyele sahibiz.
B.G.: Bu Avrupa Altın Ligi’nde aldığımız başarılar, Avrupa Şampiyonası’nda başarabileceğimiz işlerle puanlarımızı artırarak Olimpiyat Oyunları’nda yer almayı çok istiyoruz. Her zaman söylediğim gibi adım adım gideceğiz. Ama en büyük hedef olarak olimpiyatlar önümüzde duruyor.
Türkiye’de birçok spor dalına oranla belki de en başarılı branş voleybol olarak göze çarpıyor. Sizce bunun temel sebebi ne, diğer spor branşlarına göre doğru yapıldığını düşündüğünüz nokta nedir?
O.K.: Uzun planlamalar ve atılan doğru adımların sağladığı ortamla voleybol kültürü olan bir ülkeyiz. Federasyonumuz, voleybolun gelişimi için sporcularına ve kulüplerine sağlayabileceği bütün desteğini veriyor. Özellikle ligimizde başarı getiren, farkı yaratan daha çok yerli oyuncular. Durum böyle olunca, ligdeki rekabet ortamı milli takımı da olumlu etkiliyor. Yapılan yatırımlardan sağlanan verim, süreklilik ve doğru planlamaların yapılması nedeniyle voleybolun ülkemizde diğer branşlara oranla daha başarılı olduğu söylenebilir.
B.G.: Yani diğer spor branşlarımız da aslına bakarsanız iyi şeyler yapıyor ama voleybolun kadınlarda ve erkeklerde belirli bir fark yarattığı şu geçtiğimiz 3-4 senede bariz bir şekilde ortada. Bunu yapabildiğimiz için gerçekten çok memnunum. Göğsünde Türk Bayrağı olan bütün takımları desteklemek bizim boynumuzun borcudur. Ama keşke her takımı aynı derecede destekleyebilsek. Bu durum benim kırıldığım bir nokta aslında. Ancak güzel işler yapan göğsünde bayrağımızı taşıyan bütün takımların iyi yerlerde olması herkes ister. İnşallah daha iyi işler yapar ve başarıyı daim hale getirerek göz önünde kalabiliriz.
Kaptanlarımızdan Oğuzhan Karasu, 8 maçta yaptığı 17 blok ile bu alanda 3’üncü sırada yer aldı. Böyle bir istatistiğin altına imza atacağını düşünüyor muydun?
O.K.: Turnuvada takım halinde etkili bir performans ortaya koyduk. Zaten başarıya giden yol da ekip olarak doğru işleri yapabilmemizdi. Takım olarak turnuvanın en iyi blok yapan ekibi olarak ön plana çıktı. Gerçekten file üstünde çok büyük işler yaptık. Yalnızca ben değil takım olarak bu konuda başarılı bir grafiğin altına imza attı. Takımımın file üstündeki başarılı performansına katkım olduğu için mutluyum. Bireysel olarak da hep daha iyisini yapabileceğimi biliyorum. Önümüzdeki turnuvalarda performansımı daha ileriye taşımak ve takımıma daha çok katkı sağlamak istiyorum.
Adis Lagumdzija 23 ace ile Ukrayna’dan Oleh Plotnytskyi bu alanda zirveyi paylaşırken; 13 ace ile üçüncü sırada yer alan isim kaptanlarımızdan Burak Güngör’dü. İki oyuncumuzun birden bu alanda zirveyi zorlaması turnuvadaki oyununuzu ne ölçüde etkiledi?
B.G.: Bu istatistiksel olan kısım aslında çok düşündüğümüz, bu kadar blok yapalım, şu kadar savunma yapalım, bu kadar atak yapalım diye hedeflediğimiz bir konu değildi. Biz maça çıkarken en iyi yapabildiğimiz neyse onu yapmak için uğraştık. Herkes yapabileceği şeyin en iyisini sergiledi. Daha önce dile getirdiğim bir şeyi yine söylemek istiyorum. Biz son zamanların en yüksek Milli Takımıyız. Bunu da istatistiksel olarak görüyoruz. Tüm takımın sahaya en iyisini yansıtması istatistiklere de yansıdı. Bu durum da oyunumuzu en iyi yönde etkiledi. Oyun içinde kırıldığımız zamanlarda bu tarz bloklar, servisler, ataklar oyunlardaki zor zamanlarımızda bizi ciddi anlamda rahatlattı. Buna en güzel örnek de yarı finalde 2-0’dan 3-2’ye çevirdiğimiz maç olabilir. Bireysel olarak yaptıklarımız takıma yansıyınca şampiyonluk da geldi.